KRİZİ FIRSATA ÇEVİRMEK

En sonda söyleyeceğimizle başlayalım:

Biz bu krizi de atlatacağız şüphesiz.

Sonra diyeceğimize gelelim:

“Kurallarını kendim koymadığım oyunu oynamam!” sözü kulağa hoş gelse de, gençlerin deyimiyle,  bir atar yapma yada bir aforizmadan başka bir şey değildir, herkesin oynayabilmek için can atacağı bir oyunu bulmamış ve tekelinize almamış iseniz eğer.

Hele başkasının oyununu oynuyorsanız…

Oysa Çarşamba günü söylenmişti en kibar ifadelerle, “Yarın Perşembe…” diye.

“Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var” cümlesi bir şiir dizesi olmaktan çıkıp siyasi ve sosyal hayatta bir ilke olma yolunda hızla ilerliyor bu ara.

Kervanı yolda diziyor, deneme- yanılma yoluyla ilerlemeye çalışıyoruz.

- Bu deve o deve değil, öteki olacaktı.

- E haydi kervansaraya geri dönelim o zaman.

- Peki, kaybettiğimiz vakit?

- Pardon.

- Peki patron…

Ayazda cıscıbıl kaldığımız, yaz ortası donduğumuz hep bu patronun pardonu söyleyişindeki derinlik yüzünden.

Kendilerinden başkasını dinlemeyenlerin ve dinletmeyenlerin, kör menfaatleri uğruna,  sırf farklı bir ses ulaşmasın yukarı diye, kurdukları ses yalıtım sisteminin sebep olduğu derin kumpasın neticesidir en baştakinin de en sondakinin de çektiği…

Yerelin geneli, alttakinin üsttekini aldatmasının neticesidir bu.

Yüksek sesle hep aynı çığırışlar:

-Hain Trump!

- Zalim Trump!

Adam, aşağı mahallede oturan emmoğlunuzdu da, aldığı borcu vermeyip sizi zora soktu gibi konuşmalar yok mu?

Hepten ifritlik…

Brotherciğim, ne bekliyordun ki?

Ne olacaktı yada?

Borcunu kapatmak için salma mı salacaktı cemi cümle NATO ülkelerine?

Kuş kuşluğunu, p.şt  p.ştluğunu yapacaktı elbette.

Öylede oldu.

Trump da kuşluğu değil ötekini seçti seciyesi gereği.

Beni o civciv sarısı kafalı adamın ettiği değil, buna hayıflanan bizim tavrımız şaşırtıyor asıl.

Sonra o bildik tepkiler!

Bilmem kaç bin liraya aldığı Steve Jobs’un Iphone’unu kırdığı görüntüleri Mark Zuckerberg’in Facebook’undan paylaşıp ne kadar milli olduğunu gösteriyor haspam.

Marketten satın aldığı kolayı yerlere döküyor.

Bir Iphone üretmek geçmiyor aklından yada kolanın saltanatına son verecek bir içeceğin formülü için kafa yormayı düşünmüyor.

Büyümek için katma değeri ve istihdamı olan, arzın yetişemeyeceği kadar çok talep alabilecek bir emtia üretmek de yok.

O illaki dökecek ve kıracak.

Oysa yirmi yıldır aynı hayali bağırıyor Cumhurbaşkanı:

Bir otomobil üretmek...

Yiğit diyor, kahraman diyor, vatansever diyor…

Ne kadar iyi sıfat varsa bir bir sayıyor.

Geldiğimiz nokta bir arpa boyu anca.

Kıt kanaat geçinen sıradan vatandaş bütün birikimi olan 100 Dolar’ı, dolup dolmamasına bakmadan, Cumhurbaşkanının bir sözüyle bozduruyor ama bizim zengin taifesinden kefen parası diye, kenarda köşede sakladıkları 100 milyon Dolar’ı bozduran yok nedense.

Ama bazen “şer bili-diklerinizde hayır olur” ya.

Kim bilir belki bundan da bir hayır çıkar.

Krizi fırsata çeviririz millet olarak.

“Hepimiz aynı gemideyiz” denilip duruluyor ya kaç gündür, dolar durulsun diye.

Belki birileri senden benden diye ayırmaz artık insanları.

Liyakat ve adalet ölçüleri içinde yapılır her şey.

İsrafın haram olduğunu hatırlarız yeniden.

Betona değil insana, tüketime değil üretime yaparız yatırımımızı.

Zor zamanda değil her zaman da hatırlarız Türk olduğumuzu.

İşte o zaman tekerrür etmez tarih.

Başta söylediğimizle bitirelim yazıyı:

Şüphesiz biz bu krizi de atlatırız ve atlatacağız.

 Dediğim bunları yaparsak bir daha kriz yaşamayız.

YORUM EKLE