GÜNEŞ TUTULMASI, AKIL TUTULMASI VE BİZLERİ BEKLEYEN SAÇMA SAPAN GÜNLER

GÜNEŞ TUTULMASI, AKIL TUTULMASI VE BİZLERİ BEKLEYEN SAÇMA SAPAN GÜNLER

GÜNEŞ TUTULMASI, AKIL TUTULMASI  VE BİZLERİ BEKLEYEN SAÇMA SAPAN GÜNLER

Takip ettiğim ilk güneş tutulması 1999 yılının ağustos ayındaydı. Köyümüzden epeyce uzakta olan arpa tarlasında kan ter içinde çalışırken izlemiştim güneşin tutulmasını. Daha doğrusu ayın güneşle dünya arasına girmesini. Bilirsiniz o kör olası ayın memlekete neler getirdiğini. Hatta o dönem güneş tutulmasıyla deprem arasında bilimsel bir bağlantı kurmaya çalışanlar bile olmuştu. Fakat mevcut bilimsel seviye güneş tutulmasıyla deprem arasında herhangi bir bağ tespit edemediğinden böylesi bir ilişki bilimsel olarak doğru görülmemişti. Ve bildiğim kadarıyla hâlâ da aynı durum sürmektedir. Bu, güneş tutulmasıyla deprem gibi doğal afetler arasında bir bağın olmadığını göstermekten ziyade tespit edilemeyen bir ilişki olarak izah edilmiştir. Kim bilir belki de her şeyin bir acayip işlediği kuantum âleminde böylesine bir ilişki vardır ve gelecek yüzyıllarda bunun tespiti yapılır. Çünkü insan o kuantum denen atom altı dünyaya biraz dalınca bildiği her şeyi unutuyor. Bildiğimiz tüm fizik kuralları orada apayrı işliyor. Şimdi ne alâka kuantum falan anlatıyorsun diyenler olmuştur elbette. Kuantum anlatacak bir kapasitem keşke olsaydı da anlatabilseydim. Ama demem o ki, maddelerin atom altı dünyasında her şey abuk sabuk işliyor. En basitinden gördüğümüz, bildiğimiz dünyada bir madde harekete geçecekse ona bir kuvvet uygulanmalı. Yani durduk yere hiçbir şey hareket etmez. Ya da hareket eden bir şey yerçekimi vs. olmadan asla durmaz. Mesela yerçekimi gibi unsurlar olmazsa eğer, fırlattığımız bir taş asla durmaz ve bilinmeyen bir yere doğru gider. Ama kuantum dünyasında durum böyle değil. Orada bir elektronun harekete geçmesi için ona illaki bir güç uygulanmak zorunda olmayabiliyor. Bununla ilgili tonla teori, deney vs. var ama bu yazının alelade bir köşe yazısı olduğunu unutmamak için teferruata giremiyorum. Girsem de elime yüzüme bulaştırmaktan korkuyorum açıkçası(!) Şimdi gelelim asıl meseleye.

Aslında gerçek hayat da tıpkı kuantum dünyası gibi akla en saçma gelen şeylerle dolu. Bizler 'bu da mı olur' dediğimiz nice şeyler yaşadık. Şöyle bir dönüp geçmişe bakın. Bugünlerin yaşanacağını kaçımız tahmin ettik? Ya da bırakın tahmin etmeyi, kaçımız bir zamanlar planladığımız bir gelecek içindeyiz? Kendi adıma yıllar önce birçok ihtimal düşünmeme rağmen, bugünkü durum hiç ama hiç aklımdan geçmemişti. Mesela önümüze yazgımızın nasıl olacağına dönük tahminlerin olduğu 100 tane kapalı zarf koysalar ve deseler ki yalnızca 99'unu seçip okuyacaksın. Biz yine de açılmamış o tek zarfın içinde yazılı olanları yaşarız. O yüzden yaşadıklarımız bize çoğu zaman tuhaf ve bir o kadar da saçma gelir. Dolayısıyla yarın deseler ki memlekette ya da dünyada şu oldu. İnanın ki hiç ama hiç şaşırmam. Bu nedenle, her türlü saçmalık bana bir o kadar gerçek gibi geliyor. Ondan dolayı hiç kimse boşuna plan yapıp durmasın, çünkü o planların hiçbiri tutmayacak; ve tutacak olan tek bir şey varsa o da asla aklımızın ucundan geçmeyenlerdir. Bu durumda hepimizin sağlam bir akıl tutulması yaşayacağı kesin.

Peki neden mi böyle bir durum söz konusu? Çünkü tıpkı o kuantum dünyasında olduğu gibi aslında hayat dünyasının kuralları bizim bilgimiz dışında gerçekleşiyor. Ve esasında bizler bunun zerre kadar bilgisine sahip değiliz. Hep birilerinin ellerinde olan bir kalemle yaşam defterimiz karalanıyor. Tüm sayfalar epeyce karalandıktan sonra bize de oturup okumak kalıyor!!! İyisi mi, öyle güneş tutulması falan bizim kafamızı meşgul etmesin. Meşgul edecek bir şey varsa o da yarınlarda yaşayacağımız saçmalıkların akıl tutulması olsun. Bunların neler olduğunu merak ediyorsak şayet, hep dediğim gibi tarihe bakmamız yeterlidir. Benim burada detaya girmem spekülatif ve hatta kimilerince provokatif söylem olarak nitelendirileceği için anlamsız olacaktır. Hem küresel hem de yerel ölçekte şaşıracağımız hayli saçma sapan günler bizleri bekliyor. Umarım canımız artık yanmaz. Diyeceğim budur.

Kalın sefa ile...

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER