Şehrimiz Neden Gelişmiyor

Kerem Engin sorunları ile hemhal olduğu Ağrının gelişmesinin önündeki etkenleri kaleme aldı.

Şehrimiz Neden Gelişmiyor

Yaz mevsimi ve bayram tatili dolayısıyla memleketi görmeye veya akraba ziyaretine gelen bazı hemşerilerimizle denk geldiğimizde oturup muhabbet ediyoruz. Sohbetler dönüp dolaşıp memleketin dünü ve bugününe gelip dayanıyor. İl dışına taşınmış olan dostlara şehrin mevcut durumunu nasıl gördüklerini sorduğumuzda öne çıkan iki cevap alıyoruz. Kimileri “değişen bir şey yok öyle bıraktığımız gibi” derken kimileri daha karamsar bir şekilde “şehir gelişmemiş daha da gerilemiş” diyor. Bu durum hepimizi üzüyor fakat maalesef hakikat şu ki şehrimizde maddi ve manevi anlamda bir geriye gidiş var. Elbette bunun çok yönlü sebepleri var; 

Çöpünü rastgele etrafa saçıp izmaritini rahatça sokağa atabilen saygısızların.

Sokak lambalarını kırıp rögar kapaklarını bile söküp çalabilen arsızların.

Parklardaki malzemelere zarar verip refüjlerdeki çiçek ve ağaçları koparan yobazların.

Otobüs duraklarını tahrip edip bankları ve çardakları yakan zavallıların.

Sokakta ağza alınmaz küfürler savuran edepsizlerin.

Komşularının hakkına saygı duymayıp uzun süreli ve yüksek volümlü müzik çalan anlayışsız esnafların.

Başkalarının hakkına aldırmadan aracını rastgele park eden düşüncesiz sürücülerin.

Trafikte nezaket gösterip yol vermeyen ve olur olmaz yerlerde korna çalan sabırsızların.

Yayaların yürüyüş yolu olan kaldırımlara bile malzeme koyup işgal eden anlayışsızların.

Topladıkları hurdaları ateş yakarak ayrıştırıp havayı kirleten sorumsuz hurdacıların.

Hayvan dışkılarını ve çöplerini akarsular ve dere yataklarına döken görgüsüzlerin.

Mesire alanlarında çevre temizliğine dikkat etmeyen, doğaya plastik atıklar bırakıp rastgele kül döken sorumsuzların.

Toplumda karşılıklı nezakete (saygıya), hem maddi ve hem de manevi alanda nezafete (temizliğe) dikkat etmeyenlerin.

Soyadı fetişizmi yapan ve aşiret feodalizmini sürdürmeye çalışan cahillerin.

Şehri sadece para kazanma yeri olarak görüp yatırım yaparken il dışını tercih eden açgözlülerin.

Vatandaşa ilgi ve alakaları seçim sandığı açıldıktan sonra biten mevsimlik parti teşkilatlarının. 

Birbiriyle olan kavga ve çekişmeleri yüzünden şehrin sorunlarını duymayan ve görmeyen ihtiraslı siyasilerin.

Konuşturulmayan aydınların, sözü para etmeyen yazarların, toplumdan habersiz sözde kanaat önderlerinin.

Birçoğu sivilliğini kaybeden ve ortak ses çıkaramayan STK’ların ve bölük pörçük oldukları için sesleri duyulmayan basının.

Toplumsal talepleri bireysel menfaatlerine kolayca feda edebilen bencil kişiliklerin. 

Ve fedakârlık yapma zahmetinde bulunmayıp her şeyi devletten bekleyen egoist insanların uyarılmadığı ve kendilerini düzeltmediği bir toplumda sahici bir kalkınma ve umut verici bir gelişme olur mu siz söyleyin?

İnanıyorum ki! Şehrimizin geri kalmışlığından hepimiz fazlasıyla şikâyetçiyiz. Tamam da buna sebep olan yanlış anlayışa ne kadar karşıyız? Ve bu yanlışları yapmaktan kendimizi ve çevremizi ne kadar muhafaza ediyoruz? Daha önemlisi de yapılan hataları düzeltmek için kaçımız fedakârlık gösteriyoruz? 

Unutmayalım ki! Sağlıklı bir şehir ve toplumun oluşması için sosyal ilişkilerimizde saygı ve hoş görüyü, toplumsal yaşamımızda ise adalet ve merhameti ölçü almak zorundayız. Çünkü şehirlerin maddi ve manevi anlamdaki kalkınması, her zaman içerisinde yaşayan insanların bilgi, birikim ve kültürel gelişmişliğiyle doğru orantılıdır. 

O halde kimse kusura bakmasın! Birbirimizi sevip saygı duymadığımız, içimizdeki değerlere sahip çıkamadığımız, sorunların çözümü için çaba göstermediğimiz, kurtuluşu dışarıda değil kendi içimizde aramadığımız ve memleketin menfaatini önceleyip ortak hareket etmediğimiz müddetçe gelişim de ancak bu kadar olacaktır. Çünkü bizler ne kadar gelişirsek şehrimiz de o kadar değişip gelişecektir. O yüzden sayıca hiç de azımsanmayacak kadar çok olan kadim şehrimizdeki dert sahibi, iyi niyetli ve erdemli insanlara fazlasıyla iş düşüyor. 

Sözün özü bugünkü olumsuz tablodan rahatsız olan vicdan sahibi herkesin iğneyi biraz da kendisine batırması gerekmiyor mu?

Güncelleme Tarihi: 12 Temmuz 2023, 22:31
YORUM EKLE
YORUMLAR
Merhaba
Merhaba - 11 ay Önce

Yüce Tanrı ve Yüce isa seni kutsasın. Devleti bunca yıldır kim yönetiyor.. Ağrı da koskoca Ağrı bir emar cihazı var. Ama Rizede 34 emar cihazı var.. bunu da sorgulayın..

Ttt
Ttt - 11 ay Önce

Çalıp giden belediye başkanlarin

Kul
Kul - 11 ay Önce

Ağrı’dan çıktıktan sonra kaç tane küçük il gezdim bilmiyorum. Hatta dünyanın bir ucunda Sibirya’da bir kasabada da yaşadım. Fakat bu kadar kötüye gidişi dert etmeyen ve kötüye gittiği için tüm suçu siyasilere atıp kendisini bir melek gibi gösteren başka bir halk tanımadım. Mevzu ne emar cihazı ne de gelen siyasilerin rant peşinde hırsızlık yapmasıdır. Batıda ki illerde hırsızlık daha fazla oluyor ama millet çöpünü yere atarken utanıyor. Memlekette insanlar çocuğunu pis bezini Cumhuriyet Caddesi’ne atıp hadi belediye toplasın diyor. Halk nasıl ise başındaki yönetici de öyledir.

Menduh barlak
Menduh barlak - 11 ay Önce

Çok doğru yıllardır hep gurbetteyim 1988 denberi Türkiye nin en geri kalmış şehir gelişmeyen ağrı dır yoldaki kadırım taşları söküp ahırın altına döşüyorlar öyle insanda ne beklersin

Mehmet aslan
Mehmet aslan - 11 ay Önce

Şehir bic bir zaman gelişmeyecek seçilen siyasiler sadece kendi menfaati ailesinin menfaati için çalisiyor bir çok örneği mevcut Cesim ailesi kendisini kakkindirdi kerim kendisini ailesini Mehmet Hanifi alır aynı hangi birini soylim Ağrı'da kurumların başına getirilen kişiler aynı onları o kurumun başına getiren siyasilere iş yaratıp devletin paralarını peşkeş Etiler sıradan vatandaşın elinde değil ağrının kalkınması her gelen malesef soydu gelen ödenekler çar cut edildi eğitim zaten sıfır öğretmenler malesef ilgisiz hayretin atmaca lisesine lütfen el atın ogretmenlerini değiştirin o çocuklar biti ders verilmiyor

M.salih  kalkan
M.salih kalkan - 11 ay Önce

ELINE KALAMINE SAĞLIK BİZIM MEDYA YAZARSA SIVIL TOPLUM KURULUŞU İLIMIZE SAHİP ÇIKARSA BIŞILER DEYIŞIR

SIRADAKİ HABER