“İnsan memleketini niye sever? Başka çaresi yoktur da ondan”
Gerçekten salt çaresizlikten kaynaklı mı bir şehri sever insan?
Yoksa insanları bilinçli ve kötücül bir akılla çaresizliğe mahkum bırakıp, elindeki tüm duyguları alıp sadece sevgi ile yetinmemizi mi düşündüler?
Oysa sevgi gibi kutsal bir kelimeyi çaresizlikle ilintili kılmak bana göre hiç doğru değildi.
Tıpkı Öğrenilmiş Çaresizlikte’ki fil örneği gibi.
“Küçük yaşta zincirlenmiş filin, büyüdüğü ve daha güçlü olduğu halde kaçmak ve zincirleri kırmak için hiçbir şey yapmayıp beklemesidir. Fil bu durumunun değişmeyeceğini kabullenmiştir ve çaresizlik hissetmektedir.”
Saymış olduğum bu metaforlar tam olarak Serhad şehrimizin dipsiz bir kuyuya kulaç atarcasına ve hep akıntıya karşı kürek çekmesiyle ilimize entegre edilmeye çalışılmış ve bu umutsuzluk heybesinede “ çaresizlik” insanların zihin dünyasına empoze edilmişti.
Tarihler 10 Nisan 2025’i gösterirken Resmi Gazetede yayınlanan Rektör atamaları ile birlikte Prof. Dr. İlhami Gülçin’in Ağrı İlimize rektör olarak atandığı haberini aldık.
Bu durum taraflı tarafsız “Kentte bir bayram havası” oluşturmaya yetmişti bile.
Geçtiğimiz günlerde Özel Kalemden, Aket Derneği olarak randevu talep ettik ve randevu tarihi aldık.
Derken randevu günü gelmiş çatmıştı.
“Şehir aşıkları” olarak nitelendirdiğim yönetim kurulu arkadaşlarım ile rektörlük binasına doğru yola koyulduk.
Ve Rektör hocamız ile görüşmek için randevu saatimizi beklemeye başladık.
Burada özel bir durumu sizlere anlatmak ve gıyaben teşekkür etmek istiyorum.
Bizler Özel kalemde ağırlanırken, pat diye başka bir grup Rektör hocaya hayırlı olsun ziyaretinde bulunmak için geldiler.
Sayıca kalabalık oldukları için,Özel kaleme Rektör Hoca ile görüşmek adına öncelik talep ettiklerinde, Özel Kalemin adilane bir şekilde “ Sizden önce bekleyen bir ekip var” onlardan sonra sizi alalım, ifadesiyle karşılaştılar.
O an içimden şöyle geçirmiştim..
“Evet galiba bu defa olacak” diye.
Çünkü sıra bize gelmiş, Özel kalem hakkaniyeti korumuş,adaleti gözetmişti.
Gelişmiş toplumlarda bu tarz durumlar alışılagelmiş bir durum olsada bizim gibi Ortadoğu toplumlarında böylesi yaklaşımlar gelecek adına umut verici bir durum.
Rektör hocanın kurmuş olduğu ve kuracağı ekibin “Hakkaniyeti,Adaleti, Liyakatı” gözeteceğinin mesajını almıştım.
Sizlerin huzurunda, Rektör Hocamıza ve Özel Kalemi Müslüm Özer’e hakkaniyetli tutumlarından ötürü teşekkür etmek istiyorum.
Özel kalemde ağırlandıktan sonra, Rektör hoca ile görüşmek adına içeriye buyur edildik.
Rektör hocamızın sıcak ve samimi karşılamasının ardından yerlerimize geçtik.
Yıllardan beridir Ağrılı hemşehrilerimizin çağrısı nihayet karşılık bulmuş, Ağrılı ve Ağrı’yı tanıyan bir rektörün karşısında,şehir adına çalışmalarımızı, anlatabilmenin rahatlığıyla başlamıştık sohbetimize..
Bilime adanmış koca bir ömrün meyvelerini şimdilerde Ağrı’ya ve Ağrı halkına sunabilmenin heyecanını ve ışığını görmüştük Rektör hocamızın gözlerinde..
Tıp Fakültesi gibi elzem bir konu ile ilgili daha detaylı çalışmalar yaptıklarının bilgisini almıştık Rektör Hocamızdan.
Aynı zamanda Tarım ve Hayvancılık şehri olan ilimizin hem tanıtım hem de akılcı üretime geçilebilmesi adına da üniversite bünyesinde hali hazırda çalışmaların başlatıldığını,bununla birlikte şehre vizyonel bir katma değer yaratma hususunda üstün gayretlerinin olduğunu da dile getirmişti kendileri..
Şehrin lokomotifi konumunda olan lakin
ilimizin büyük sorunu olan, bilim yuvamızın yıllardan beridir (teşbihte hata olmaz) açık hava cezaevini andırıyor olması,hepimizin vicdanını yaralayan bir travma niteliğindeydi adeta.
Rektör hocamız alışılagelmiş bakış açılarının aksine ortaya vizyonel bir bakış açısı koyarak, şehir ve üniversite entegrasyonu konusuna ehemmiyetle yaklaştıklarını, kent kültürüne en büyük uyumun üniversiteler ve şehir paydaşlığıyla dizayn edilebileceğini anlatmıştı bizlere..
Bizler de Aket Derneği olarak, kent kültürüne uyum sağlamak adına, şehrin önde gelen isimlerine, kanaat önderlerine ve üniversite bünyesinde ki akademisyen ve öğrenci kardeşlerimizle ortak bir şekilde yürütmüş olduğumuz 15 maddelik Üniversite- Şehir Entegrasyonu adı altında “Ar-Ge” çalışmamızı rektör hocamıza sunmuştuk.
Rektör hocamız sunmuş olduğumuz çalışmamızı büyük bir memnuniyetle karşılayarak, bizzat kendi telefonuna fotoğraflarını çekerek,ilimize ve paydaş olmaya çalışan bizlere ne kadar değer verdiğini de bir kez daha göstermiş oldu.
Şimdi buradan tüm Ağrılı hemşehrilerimize seslenmek istiyorum.
Surda bir gedik açıldı artık!!
Bu gediğin başında bilim ve hizmet meşalesini elinde tutan Rektör Hocamız var..
Rektör hocamızın önderliğinde, tüm halkımızı paydaş olabilmeye ve yapacağı çalışmalarda destek olmaya davet ediyorum.
Tünelden önceki son çıkışın ışığını hep birlikte, bilimle,empatiyle,sevgiyle ve hizmetle taçlandıralım.
Sizlere veda ederken, sözleri Fikret Şenes’e ait olan, Ayten Alpman’ın yorumuyla hayat bulan “Bir Başkadır Benim Memleketim” şaheserinin sözleriyle veda etmek istiyorum..
Havasına suyuna taşına toprağına
Bin can feda bir tek dostuma
Her köşesi cennetim ezilir yanar içim
Bir başkadır benim memleketim..
Bilimle,muhabbetle kalmanız dileğiyle..
Hoşçakalın..