Iğdır Üniversitesi'nde "Kişiye Özel Kadro" ve Mobbing İddiaları: Gözler YÖK’te
IĞDIR – Iğdır Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ekrem Gürel hakkında ortaya atılan etik dışı atama ve mobbing iddiaları gündeme damgasını vurdu. Gürel’in daha önce görev yaptığı Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi’ndeki tartışmalı uygulamaları, benzer şekilde Iğdır’da da sürdüğü öne sürülüyor.
Akademik ve idari personele yönelik baskı, ayrımcılık ve kişiye özel kadro açma iddiaları, üniversite camiasında ve kamuoyunda büyük rahatsızlık yarattı. Yerel kaynaklara göre, özellikle Ağrılı akademisyenler ile bazı idari personelin etnik köken ve mezhepsel sebeplerle mobbinge maruz kaldığı öne sürülüyor.
EŞE ÖZEL KADRO İDDİASI
Prof. Dr. Ekrem Gürel’in Bolu’da görev yaptığı dönemde, eşi Songül Gürel için açıldığı iddia edilen "kişiye özel kadro" da yeniden gündeme geldi. İddiaya göre ilana Türkiye genelinde sadece Songül Gürel'in başvuru şartlarını taşıdığı ve kadronun da kendisine verildiği belirtiliyor. Bu atamayı eleştiren bazı akademisyenlerin ise mobbing ve çeşitli soruşturmalarla susturulmaya çalışıldığı öne sürülüyor.
MAHKEME: “HUKUKSUZ”
Bolu’daki süreçte, 2 profesör, 2 doçent ve bir raporlu öğretim üyesinin “işe gelmedikleri” gerekçesiyle görevden uzaklaştırıldığı, ancak bu kararların mahkeme tarafından hukuksuz bulunarak yürütmesinin durdurulduğu öğrenildi. Öte yandan, rektörlük döneminde bazı yerel medya organlarının internet sitelerine fakülte binalarından erişim yasağı konduğu da iddialar arasında.
AYNI REKTÖR, YENİ ÜNİVERSİTE, BENZER UYGULAMALAR
Prof. Dr. Gürel’in Iğdır Üniversitesi'ne atanmasının ardından benzer uygulamaların burada da başladığı belirtiliyor. İddialara göre, kadrolar liyakat yerine aidiyet temelli olarak dağıtılıyor. Üniversite içinde sistematik soruşturmalarla akademik özgürlüğün baskı altına alındığı, ayrımcılığın kurumsallaştığı öne sürülüyor.
YÖK VE REKTÖRLÜKTEN AÇIKLAMA YOK
Tüm bu iddialara rağmen ne Iğdır Üniversitesi Rektörlüğü ne de Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından kamuoyuna herhangi bir açıklama yapılmış değil. Sessizlik, iddialara karşı kamu vicdanında ciddi bir sorgulama yaratırken, yükseköğretimde liyakat ve etik değerlerin zedelendiğine yönelik endişeleri artırıyor.
Uzmanlar, üniversitelerin şahsi ilişkilerle şekillendirilmesinin, akademik kaliteyi ve kurumsal güvenilirliği tehdit ettiğini vurgularken, konuyla ilgili olarak YÖK’ün acilen devreye girmesi çağrısında bulunuyor.