Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesine bağlı Güngören köyüne yaklaşık 8 kilometre uzaklıkta bulunan bir mezrada yaşanan olay, yaban hayatına yönelik şiddetin ürkütücü boyutlara ulaştığını bir kez daha gözler önüne serdi. Su içmek üzere bölgeye gelen yaban atlarına kimliği henüz belirlenemeyen kişi ya da kişilerce ateş açıldı. Uzun namlulu silahla boyun kısmından vurulan bir yaban atı olay yerinde can verdi.
Doğal yaşamı sevenlerin büyük tepkisini çeken saldırı, hem hayvanseverler hem de çevre örgütleri tarafından sert şekilde kınandı. Görgü tanıklarının ifadelerine göre, saldırının gerçekleştiği saatlerde bölgede herhangi bir resmi av etkinliği bulunmuyordu. Bu durum, olayın kaçak avcılık ya da keyfi bir saldırı olabileceği ihtimalini güçlendirdi.
Yaban Atları Tehlikede
Doğubayazıt çevresinde zaman zaman gözlemlenen yaban atları, bölgenin özgün ekosisteminin önemli bir parçası olarak biliniyor. Bu atlar, özellikle ilkbahar ve yaz aylarında dağ eteklerinde su kaynaklarına ulaşmak için ovaya iniyor. Uzmanlar, bu tür saldırıların devam etmesi halinde yaban atlarının bölgeden tamamen çekilebileceğini ve bu durumun ekolojik dengeyi olumsuz yönde etkileyeceğini vurguluyor.
Soruşturma Başlatıldı
Olayın ardından jandarma ekipleri bölgede inceleme başlattı. Hayvanın vurulduğu noktada bulunan mermi kovanları kriminal incelemeye alındı. Ayrıca çevredeki güvenlik kameralarının kayıtları da incelenmeye başlandı. Şu ana kadar saldırgan ya da saldırganlara dair resmi bir açıklama yapılmadı.
Tepkiler Çığ Gibi Büyüyor
Olay sosyal medyada ağrı son dakika isimli instagram hesabından paylaşıldıktan sonra büyük yankı uyandırırken, birçok doğa gönüllüsü ve hayvan hakları savunucusu saldırının faillerinin bir an önce yakalanmasını talep etti. Hayvan hakları dernekleri, yetkililere çağrıda bulunarak bölgenin koruma altına alınması ve bu tür olaylara karşı caydırıcı cezaların uygulanması gerektiğini vurguladı.
Doğanın Sessiz Çığlığı
Yaban hayvanlarının yaşam alanlarının daralması, artan yapılaşma, iklim krizi ve yasa dışı avcılıkla birlikte her geçen gün daha da zor hale geliyor. Su içmeye gelen, yalnızca varlığını sürdürmeye çalışan bir canlının acımasızca hedef alınması, insanın doğayla olan ilişkisini yeniden sorgulamayı zorunlu kılıyor.
Doğa, kendini savunamaz. Onun adına konuşmak, onu korumak insanın en büyük sorumluluğu. Çünkü her kurşun, yalnızca bir hayvanı değil; bir ekosistemi, bir dengeyi, bir yaşamı hedef alıyor.
İnsan doğanın efendisi değildir, hadsizlik yapmamalıdır. Gerçekten yaşamsal bir ihtiyacınız yoksa hiçbir şeye müdahale etmeyin. Sürdürülebilirlik nedir öğrenin. Herşeyi ölçülü avlayın, toplayın... Kökünü kuruturcasına balık avlarsanız bir daha gittiğinizde bulamazsınız. Işkın kökü hastalıklara iyi geliyor diye bir savsata var ortalıkta. Kökü şifalıysa kendisi şifasız mı? Bir dahaki sefere ışkın bulmak istiyorsan köküne zarar verme. Hatta 3-5 tanesine dokunma ki seneye tohum saçsın... Ağaç dikmiyorsunuz, kendiliğinden çıkanı ellemeyin bari. 2 kuruş verip odun alın ki bir kaç yılda memleketimizde de koruluk ve ormanlık ekosistemi oluşsun. Son söz, Merhamet Duygusu Olmayanın İşi Rast Gitmesin...