Ağrı’nın soğuk kış sabahlarında okula gitmek için kalkan, sıcak yaz akşamlarında gelecek hayalleri kuran binlerce genç yaşıyor. Bu gençler; kimi öğretmen olma hayaliyle ders çalışıyor, kimi futbolcu olma umuduyla top peşinde koşuyor. Ancak ne yazık ki, her geçen gün birçoğu görünmeyen, sinsi bir karanlığın içine çekiliyor: sanal bahis ve kumar.
Sanal bahis, artık yalnızca bir “yasa dışı internet faaliyeti” değil. O, gençliğin umutlarını kemiren, hayallerini üç haneli kuponlara sığdıran, kazanma hırsıyla geleceğini yitiren bir sosyal yara haline geldi. Özellikle Ağrı gibi ekonomik sıkıntıların yoğun yaşandığı, genç işsizliğin yüksek olduğu şehirlerde, bu yara daha da derinleşiyor.
Bugün bir lise öğrencisinin cebine harçlık diye verilen 50 TL, bir bahis kuponunun ilk adımı olabiliyor. “Kazandım mı hayatım değişir” düşüncesi, gençlerin beynine öyle bir yerleşiyor ki, kaybettiklerinde bile vazgeçmiyorlar. Çünkü artık mesele para değil, umut… Umutsuzluğun içine sıkışmış bir gencin en büyük bağımlılığı da bazen umut oluyor.
Aileler ne yazık ki çoğu zaman bu sessiz çöküşü fark edemiyor. Genç odasına kapanıyor, günlerce telefonundan ayrılmıyor, dersleri kötüleşiyor, içine kapanıyor. Aileler bunu ergenlik sanıyor, oysa belki de o çocuk sanal bir bataklıkta her gün biraz daha dibe batıyor. Borçlanıyor, yalana başvuruyor, hırsıza dönüşüyor… Sonra da “Biz nerede yanlış yaptık?” sorusu yankılanıyor dört duvarda.
Peki çözüm ne? Umutsuzluğa kapılmadan, el birliğiyle bu gidişata dur demek mümkün mü?
Evet, mümkün. Ama bu sadece polisiye tedbirlerle, erişim engelleriyle çözülecek bir mesele değil. Bu bir toplumsal seferberlik meselesidir. Ağrı’da gençleri sanal bataklıktan kurtarmak için çok yönlü bir dayanışma ağına ihtiyaç var.
1. Dijital Okuryazarlık Eğitimleri:
Liselerde ve üniversitelerde gençlere “dijital tuzaklar” hakkında açık, samimi eğitimler verilmelidir. Sanal bahis sitelerinin nasıl çalıştığı, nasıl bağımlılık oluşturduğu ve yasal boyutları açık açık anlatılmalı.
2. Gençlik Merkezleri ve Sosyal Alanlar:
Gençlerin enerjisini ve boş zamanını yönlendirebileceği sportif, sanatsal ve kültürel alanlar artırılmalı. Spor salonları, müzik atölyeleri, kodlama kursları gibi imkanlar, gençleri ekranın bağımlılığından uzaklaştırır.
3. Aile Bilinçlendirme Seminerleri:
Aileler, çocuklarının dijital dünyada karşılaştığı tehlikeler konusunda eğitilmeli. Ebeveynlerin bilinçli ve ilgili olması, gençlerin yanlış yollara sapmasını önlemede en büyük kalkandır.
4. Psikolojik Destek ve Danışmanlık:
Sanal kumara bulaşmış gençler için ücretsiz ve gizlilik esaslı psikolojik destek hattı ya da danışmanlık merkezleri kurulmalı. Unutmayalım ki bu çocukların çoğu yardım istemeye utanıyor, çekiniyor. Onlara ulaşmak bizim sorumluluğumuz.
5. Yerel Medyanın Rolü:
Yerel gazeteler, radyolar ve sosyal medya sayfaları bu konuda daha aktif olmalı. Uyarıcı yayınlar, gerçek hikâyeler ve farkındalık projeleriyle gençlere seslenilmeli.
Sanal bahis, yalnızca parayla oynanmaz. Bu masalarda en çok kaybedilen şey, hayatlardır. Ve biz, bu hayatları yeniden kazanabiliriz. Her genç, doğru zamanda doğru bir dokunuşla kurtarılabilir.
Ağrı’nın gençleri, bilgisayar ekranlarında değil; bilimde, sanatta, sporda parlasın. Kuponlarla değil, kalemle, alın teriyle hayallerine ulaşsın. Çünkü bir kupon değil, bir umut değiştirir hayatı. O umudu hep birlikte yaşatalım.