LIYAKAT-EHLİYET İLKESİ ÜZERİNDEN BİR PORTRE YAZISI: MEHMET İLİDİ

LIYAKAT-EHLİYET İLKESİ ÜZERİNDEN BİR PORTRE YAZISI: MEHMET İLİDİ

LIYAKAT-EHLİYET İLKESİ ÜZERİNDEN BİR PORTRE YAZISI: MEHMET İLİDİ

Coğrafi konumunun kıymeti itibarı ile birkaç haneli kerpiç evden mürekkep bir köy iken 1834 yılında başlayan yükselme dönemi nihayetinde, 
1927 yılında Cumhuriyeti kuranlarca il statüsüne yükseltilmiş ve bu bağlamda,
Karaköseliler için Cumhuriyetin en büyük kazanımlarından biri olmuştur  aslında Ağrı. 
Bunda elbette devletin güvenlik politikalarının etkisi vardır ama kanaatimce  stratejik konumu da -lokal anlamda- bu kararda etkili olmuştur. Devletin fitne kazanında kaynayan coğrafyada  fitne ateşine odunla gidenlere inat sükûn ile ateşin sönmesini bekleyen ve her halükârda devletinin yanında pozisyon alanı ödüllendirilmesi de işin başka bir yönü gibi gelir bana hep.
 Bakmayın her daim bir bölen eşkıya tayfasının isyanına bu şehrin adının verilmesine, 
İran sınırı civarında olmuş bir hadisedir bu ve Karaköse'nin coğrafyasıyla alakalı değildir. PKK'nın ASALA ile anlaşıp memleketin dört yanını ama özellikle Güneydoğu ve Doğu'yu kana buladığı dönemlerde bile dağdaki silahlı ve şehirdeki güya siyasetçi  eşkıyaların ele geçiremediği yerlerdendi Ağrı. Bu yüzden hainlerin hakaretlerine ve öfkelerine çokça  maruz kalmışlığı da vardır. 

Değişen erk anlayışına yoğun dış göç ve değişen insan tipolojisine bağlı olarak farklılaşan sosyoloji de eklenince Ağrı için Ibrahim Tatlıses'in bir şarkısındaki o meşhur mısra söylenir oldu: 
"O eski halinden eser yok şimdi".
Açılım denemesi terör örgütünü, terör örgütünün bile hayal edemeyeceği   bir güç ve otoriteye kavuşturunca, Merkezin  "Itaat et rahat et" politikasına fazlasıyla intibak eden toplum bu kez, kim olduğuna bakmaksızın güce itaat etti ve Ağrı bir anda bölücülüğü ve örgüt bağlantısı aşikar partinin en güçlü olduğu yerler arasına girdi. 
Doğrusu başlangıçta yönetim erki de Türk milliyetçiliğini temsil iddiasındaki irili ufaklı partiler de bunu çok ciddiye almasa da süreç terör sempatizanı olarak nitelendirilen parti, örgütün de gücünü arkasına alarak, bölgede mutlak güç/ otorite olma noktasına gelince bir uyanma süreci başladı devlette. Milliyetçilerin devletin bekası için Doğu ve Güneydoğu siyasetinden çekilmesi ( Kendi açıklamalarıdır, benim yorumum değil.) ve tek alternatif olan hükümet partisine destek vermesiyle Ağrı merkezinde sağ siyaset için yeniden yerel iktidarı kazanma ihtimali ortaya çıktı ve üç kez de seçimden galip çıktılarsa da yanlış aday tercihleri her seferinde yeniden parlattı, adı sürekli değişen ama terör örgütüne desteği hiç değişmeyen partiyi. 
Son seçimde bağırıp çağırmasıyla medyada popüler ve aşiret gücü de olan adayın hizmetten çok kavga siyasetini öne çıkarması yeni bir hayal kırıklığına sebep oldu. 
                            ☆☆☆
Her defasında meziyetlerine ve yeterliliklerine bakmadan "İktidar partisinden aday olayım kazanırsam ne âlâ, kazanamazsam da etiketim olur, ihale ya da makam kaparım" ya da "Madem yerelde partinin kahrını ben çekiyorum, o halde nimeti de benim olsun" mantığıyla bir sürü aday adayının çıktığı iktidar partisinde, aday olamayanların "Ya benimsin ya toprağın" mantığı da karşı tarafın ekmeğine yağ sürdü. 
Şimdi yeni bir seçimin arifesindeyiz ve yine yönetim bilgi ve tecrübeleri sıfır hattında seyreden ama harcayacak parası, alacak ihalesi, oturulacak makam hayali olanlar çıktılar meydana. 
Bir kişi istisna MEHMET İLİDİ !!!
                           ☆☆☆
Kırklı yaşların henüz başında ve uzmanlık alanı yönetim olan birisi İLİDİ.
Bulanık Kaymakamlığı sırasında "uzun sayılacak bir süre "Kayyım" olarak görev yaptığı için yerelin nasıl yönetileceğinin de tecrübesine sahip. Düşünsenize adam okulunu okumuş bunun.Yetmemiş çoğu aday adayının adını bile söyleyemeyeceği Porsmuth Üniversitesinde masterini yapmış bu işin. Ama işte Sokrates'in tam da bu sebeple karşı olduğu güzelim  Demokrasinin nitelik yerine niceliği öne çıkaran defosu sebebiyle siz onu müteahhitlerle, sinemacılarla, hukukçularla yarıştırıyorsunuz. Her şey bir yana bu özelliği ile dahi herkesin önünden çekilmesi gereken bu adamı yönetimin y'sinden habersiz
 bir kitlenin önüne atıyorsunuz. 

Bir de ununu elemiş, eleğini asmışlardan değil Kaymakam Mehmet İLİDİ.
Genç daha. 
Koşacak enerjisi ve şehir gibi kendisinin de sahip çıkılacak bir geleceği ve kariyeri var. Hizmet etmek zorunda yani. 
Karaköse'de doğmuş ve yaşamış, ailesi ve dostları  burada olduğu için sehirle bağını hiç koparmamış, bu sebeple şehri bilen;
Eğitimi ve yaşı itibariyle de  sadece şehre değil çağa ve çağın gereklerine de hakim bir isim.
Sonra ayakları yere basan hayalleri var şehre dair. 
Bir arkadaşım anlattı. Önce ailesine açmış fikrini. Ana yüreği, evladının hırpalanmasını istemediği için olmazlanmış önce. Annesini ikna ederek başlamış ise. " Ana, demiş, memleketim için bir şeyler yapayım, Ağrı daha güzel olsun istemez misin?" diye başlayıp söze onu ikna etmiş evvela.  "Anamı ikna edemesem, girmezdim bu yarışa" demiş ki sevdiklerine değer veren birinin, en büyük sevgilimiz olan memleket için neler yapabileceğinin ilk işaretidir bu benim için. 

Onu lise yıllarından beri tanıyan ve onu okutmuş öğretmeni bir başka referans oldu. Ki bu öğretmenin yolu hiç kesişmemiştir AKP ile. Aksine bir bölen olan partiye de AKP cenahına da uzaklığı herkesin malumu öğretmeni bahsederken öğrencisinden gözleri parlıyor. 
"O hep çok başarılı, çok saygılı bir çocuktu. Lisede öğrenciyken de çok şahitlik etmişimdir memlekete ve millete olan sevgisine. Büyüyüp kocaman bir adam ve memleketin en önemli kesimi olan bürokrasinin önemli bir parçası olduktan sonra da hiç kaybetmedi bu özelliklerini." sözleriyle  başlayıp uzun uzun anlattı talebesini. İl başkanına da söylemiş açık açık hoca: " Biliyorsun, normalde ben kenarından bile geçmem sizin camianızın. Ama İLİDİ istisna. Aday olursa oy da veririm, çalışırım da" demiş. Aynı şeyi benimle konuşurken de söyledi. Ama onun da korkusu evladım dediği Mehmet İLİDİ'ye, gözünü koltuk bürümüşlerin üzmesi. 
                             ☆☆☆
Şimdi üç gruba düşüyor görev:
Birincisi adayı belirleyecek genel merkez yönetimine ki eğer liyakati değil ilişkileri öne alarak, falan bakanın, filan vekilin yakını diyerek olmayacak birini önüne koyarlarsa bu güzel adamın, vebalin büyük kısmını üstlenirler. 

İkinci görev gazeteci ve reklamcı tayfasına düşüyor. Kabul ediyorum. Sizin de hasat mevsiminiz. Ekmeğinizi buradan kazanıyorsunuz eyvallah. Ama beyler, bu seçim başka. Bölenlerin bu seçimi kaybetmesi belki de ilanihaye gömecek onları Ağrı'da. Sonra sizin de hep şikayet ettiğiniz o hizmet üretme yeteneği zayıf egoları şişman adamların gadrine uğramak yerine sizi dinleyen, eleştirilerinize kulak veren bir delikanlı olacak karşınızda. Hepinize aynı yakınlıkta ve aynı uzaklıkta olacak, memleketinize hizmeti esas alan gencecik bir adam. Herkesin haberini yapın tabi ama bu sefer doğrunun yanında
 saf tutsun yorumları çiziktirdiğiniz kaleminiz.

Üçüncü ve en büyük görev Ağrılılara ve Ağrı'da ikamet edip Ağrı'nın ekmeğini yiyenlere düşüyor. Her şeyden önce korkmayın abiler ve ablalar. Kuru sıkı göz korkutmalara papuç bırakmayın. Çünkü o karanlık günler bir daha geri gelmemek üzere gitti. Çünkü hatasından döndü yönetici erk ve o açılım safsatalarının yazıldığı defterleri bir daha açmamak üzere kapattı. Devlet var artık. Ve yarın seçerseniz yanınızda bir hemşeriniz ve devletin içinden gelen biri olacak. Bunun bir hizmet seçimi olduğunu hatırlayın önce. İdeolojik saplantılarınızı bir kenara bırakıp yüzünü hiç görmediğiniz, militan olmaktan başka hiçbir yeteneği olmayan, yılın üçte ikisini başka şehirlerde geçiren, Etiketinde ve maaş bordrosunda "Ağrı" yazmasi dışında Ağrı'yla ilgisi olmayanları seçmeyin. Önce  Ağrılı olanı,  bu da yetmez ehliyeti ve liyakati olanı yani Mehmet İLİDİ'yi seçin ki yeni bir hatanın da müsebbibi olmayın.
Unutmayın gün birlik olma günüdür, 
Mehmet İLİDI'nin yanında durma günüdür.
Öyle ise yeni bir sayfa açın memleket defterinde 
Mehmet İLİDİ için Vira Bismillah deyin.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER